CEBİR KULLANMA SUÇU
- Stj. Av. Melissa Öçal

- 17 Eyl
- 3 dakikada okunur

Cebir kullanma suçu Türk Ceza Kanunu'nun 108.maddesinde,''Bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapmasına müsaade etmesi için bir kişiye karşı
cebir kullanılması halinde, kasten yaralama suçundan verilecek ceza üçte birinden yarısına kadar arttırılarak hükmolunur.'' şeklinde düzenlenmiştir.
TCK Madde 108
Cebir
Madde 108- (1) Bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapmasına müsaade etmesi için bir kişiye karşı cebir kullanılması halinde, kasten yaralama suçundan verilecek ceza üçte birinden yarısına kadar artırılarak hükmolunur.
Cebir Nedir?
Cebir, kişinin karşısındaki kişiye bir şeyi yaptırmak veyahut yaptırmamak için fiziksel güç uygulamasıdır. Psikolojik şiddet cebir uygulamaya girmez, fiziksel şiddet olması şarttır.
Cebir Kullanma Suçunda Korunan Hukuki Değer
Kişi kendi iradesini kendisi belirleyebilmelidir. Bu suçta cebir kullanarak kişinin iradi hakkı elinden alınır. Korunan hukuki değer söz konusu haktır.
Cebir Kullanma Suçunda Fail
Bu suçun faili herkes olabilir. Kamu görevlisi de bu suçun faili olabilir. Ancak fail olabilmesi için görevinin sağladığı kolaylıkla, görevinin amacı dışında cebir kullanması gerekir. Örneğin, polis memurunun kendisine zorluk çıkaran suçluya ölçülülük ilkesini aşmadan cebir uygulaması bu suçun kapsamına girmez.
Cebir Kullanma Suçunda Mağdur
Kişi hürriyeti olan her gerçek kişi bu suçun mağduru olabilir.
Cebir Kullanma Suçunda Konu
Bu suçun konusunu cebre muhatap olup iradi hareketleri kısıtlanan kişi oluşturmaktadır. Failin mağdura karşı uyguladığı cebrin mağdurun iradesini kısıtlamaya yönelik olması yeterlidir. Fiziksel şiddet sonucunda mağdurun failin dediği şeyi yapıp yapmaması suçun oluşması açısında önem arz etmez. Örneğin, öğrenci sınavdan geçmek için hocasına şiddet uyguladı. Söz konusu hoca öğrenciyi sınavdan geçirse de geçirmese de suç oluşmuş sayılacaktır.
Cebir Kullanma Suçunda Fiil
Cebir suçunda fiil, failin mağdura zorla bir şey yaptırmak veya yaptırmamak için uyguladığı kuvvettir. Vis absoluta şeklindeki kuvvet kullanımı, bir başkasının gerek irade teşkilini engelleyen, gerekse mevcut bir iradesinin gerçekleştirilmesini imkansız kılan bir davranışın bulunmasını ifade eder.
Cebir Kullanma Suçunda Manevi Unsur
Bu suç kasten işlenebilen bir suçtur. Failin kastının fiziksel güç ile mağdura, mağdurun istemediği bir şey yaptırmak olması gerekir.
Cebir Kullanma Suçunda Hukuka Uygunluk Unsuru
Failin, mağdura karşı kullandığı cebir belirli durumlarda hukuka uygun hale gelebilir. Bu hallerin hepsinde ölçülülük ilkesi esas alınmıştır. Cebir kullanımı görevin ifası nedeniyle gerçekleştirildiyse, meşru savunma kapsamındaysa veyahut mağdurun rızası varsa cebir hukuka uygun hale gelmiş olur.
Cebir Kullanma Suçunda Teşebbüs
Bu suça teşebbüs ile ilişkin doktrin görüşleri tartışmalıdır. Bazı görüşler failin amacına yönelik kasten yaralama yoksa suçun teşebbüs aşamasında kaldığını kabul ederler. Bazı görüşler ise amaca yönelik fiziki güç kullanıldığı anda suçun tamamlandığını söylerler. Zannımızca, ikinci görüş daha doğrudur. Buna yönelik olarak ise bu suça teşebbüs mümkün değildir.
Cebir Kullanma Suçunda İştirak
Bu suça iştirakin her türlüsü mümkündür.
Cebir Kullanma Suçunda İçtima
- Failin aynı mağdura karşı farklı zamanlarda işlediği bu suç zincirleme suç hükümlerine göre cezalandırılır.
- Cebir kullanma suçunun işlendiği hallerde kasten yaralama suçunun da işlendiği kabul edilmelidir. Dolayısıyla cebir kullanma suçu bileşik bir suçtur, buna yönelik olarak kasten yaralama suçundan ayrıca ceza verilmeyecektir.
-Failin bu suçu tek fiille, birden fazla mağdura karşı işlemesi sonucunda zincirleme suç hükümleri uygulanır.
Cebir Kullanma Suçunda Şikayet ve Zamanaşımı
Bu suç şikayete bağlı değildir, resen soruşturulur ve kovuşturulur. Basit şekli için dava zamanaşımı süresi 8 yıldır ve suçun öğrenildiği tarihten itibaren başlar.
Cebir Kullanma Suçunda Görevli Mahkeme
Bu suçta cezanın üst sınırına göre görevli mahkeme belirleneceğinden, görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesi ya da Ağır Ceza Mahkemesi'dir.
Cebir Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi boyunca kasıtlı bir suç işlenmez ve yükümlülüklere uygun davranılırsa ceza kararının ortadan kaldırılması ve davanın düşmesine yol açan bir cezanın bireyselleştirilmesi kurumudur (CMK md.231). Yargılama sonunda mahkemece iki yıl veya daha az süreli bir hapis cezasına hükmedilmişse sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi mümkündür. Ancak mahkemece iki yıl üstünde bir cezaya hükmolunmuşsa bu durumda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi mümkün değildir.
Cebir Suçunda Örnek Yargıtay Kararı
YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/29019 Karar : 2016/5457
Cebir Suçu
TCK 108. Madde
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Mahkemenin kabulünde, katılanın 250 TL olan alacağını sanıktan istediği, ancak sanığın geçiştirdiği ve birkaç gün sonra da katılanın dükkanına gittiği ve “benim sana borcum yok” diyerek katılanı alacağından vazgeçirmek amacıyla yumrukladığının belirtilmesi karşısında; sanığın yaralama eyleminin TCK’nın 108. maddesinde karşılığını bulan “bir şeyi yapmaması için cebir kullanılması” niteliğinde olmadığı gözetilmeden yaralama suçundan verilen cezanın cebir nedeniyle artırılması,
2-Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan … ve … sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararlarının uygulanması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş ve sanık … temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 23.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/29019 Karar : 2016/5457)



Yorumlar