top of page

TEHDİT SUÇU

  • Yazarın fotoğrafı: Stj. Av. Melissa Öçal
    Stj. Av. Melissa Öçal
  • 17 Eyl
  • 7 dakikada okunur

ankaraavukat

TEHDİT SUÇU


Tehdit suçu Türk Ceza Kanunu'nun 106.maddesinde düzenlenmiştir.


1) (7550/m.11 - 04.06.2025) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (Ek cümle:12/5/2022-7406/6 md.) Bu suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı dokuz aydan az olamaz. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, iki aydan altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.


(2) (7550/m.11 - 04.06.2025) Tehdidin;


a) Silahla,


b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle,


c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,


d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,


İşlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.


(3) Tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçunun işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ceza verilir.


Tehdit Suçunda Korunan Hukuki Değer

Bu suç ile kişinin huzur ve sükunu, kendi geleceğini kendisi belirleyebilme hakkı ve kişinin baskıya maruz kalmadan kendi iradesini kullanabilme hakkı korunur.


Tehdit Suçunda Fail

Bu suçun faili cinsiyet ve yaş fark etmeksizin herkes olabilir. Herhangi bir kimseyi tehdit eden kişi faildir. Tehdit suçunun kamu görevlisi tarafından görevinin sağladığı kolaylıkla işlenmesi halinde faile verilecek ceza arttırılır.


Tehdit Suçunda Mağdur

Huzuru ve sükunu bozulan, iradi hareketi kısıtlanan yani tehdit edilen her kişi bu suçun mağduru olabilir.

Algılama yeteneği olmayan kişilerde iradi hareketler kısıtlanamayacağından, huzur ve sükununu bozma durumu olamayacağından, bu bireylere karşı işlenen tehdit suçunda suçun unsurları oluşmaz ve dolayısıyla suç oluşmaz.

Ek olarak belirtmemiz gerekirse tehdit suçunun unsurlarının oluşması için failin eylem ve davranışlarının mağdura yönelik olması zorunlu değildir. Mağdurda korku, panik ve huzursuzluk yaratması yeterlidir. Örneğin, failin mağdura istediğini yapmazsa yoldan geçen herhangi birini öldüreceğini söylemesi üzerine mağdurun şahsına karşı bir tehdit oluşmasa da mağdurun bu durumdan endişe hissetmesi tehdit suçunun oluşumu için yeterlidir.


Tehdit Suçunda Konu

Tehdit suçunun konusunu failin mağdura yönelik uyguladığı iradi baskı oluşturmaktadır.


Tehdit Suçunda Fiil

Bu suç, bir kişiyi, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden, mal varlığı itibariyle büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük yapılacağından bahisle korkutarak işlenmektedir. Fail, mağdurdan bir şey yapmasını, yapmamasını veya bir şeye müsaade etmesini istemektedir. Aksi takdirde, fail gelecekte kötü bir şey yapacağını belirtmektedir. Bu kötülüğü failin kendisinin yapacağını söylemesi zorunlu değildir, herhangi bir 3.kişinin kötülük yapacağını söylemesi de suçun tamamlanması için yeterlidir.

Fail tarafından bildirilen kötülük geleceğe yönelik değilse veyahut failin iradesine bağlı değilse tehdit suçu oluşmaz. Örneğin, babanın çocuğuna ''Bu sınavı da geçemezsen kafana gökten meteor taşı düşecek ya da bu sınavı da geçemeseydin seni döverdim'' şeklinde sözleri suç teşkil etmez. Ek olarak hukuken korunmayan bir değer de tehdit suçunun unsurunu oluşturmaz. Örneğin, ''Bu sınavı geçemezsen yüzüne bakmam.'' sözleri tehdit suçunu oluşturmaz.


Tehdit Suçunun Manevi Unsuru

Bu suç ancak kasten işlenebilir. Manevi unsurun gerçekleşmesi için failin gerçekten de mağduru korkutmayı, iç huzurunu bozmayı hedeflemesi gerekir. Arkadaşlar arasında şaka amaçlı söylenen ''Seni öldürürüm bak.'' gibi sözler ciddiyetsizliği kanıtlanırsa suç unsuru teşkil etmez.


Tehdit Suçunda Hukuka Aykırılık Unsuru

Tehdit suçunun hukuka uygunluğunu sağlayacak tek unsur görevin ifasının zorunluluğu veyahut meşru savunma çerçevesinde gerçekleşmiş olmasıdır.


Tehdit Suçunda Teşebbüs

Genel olarak tehdit suçu sırf hareket suçları arasında yer aldığından teşebbüse elverişli değildir. İstisnai olarak tehditin elektronik bir cihazla ya da mektupla işlenmesi sonucunda söz konusu ifadeler mağdura ulaşmadıysa suç teşebbüs aşamasında kalır.


Tehdit Suçunda İştirak

Bu suçun birden fazla faille işlenmesi mümkündür. Failler, azmettiren ya da müşterek fail olabilirler.


Tehdit Suçunda İçtima

- Tehdit suçunun başka bir suçun unsurlarını oluşturduğu hallerde bileşik suç gündeme gelir ve tehdit suçundan ayrıca ceza verilmez. Örneğin, kişiyi tehdit etmek ve korkutmak yağma suçunun unsurlarından olduğu için yağma suçunda, tehdit suçundan ayrıca ceza verilmez.

- Fail tehdit suçunu aynı mağdura karşı farklı zamanlarda işlerse zincirleme suç hükümleri uygulanır.

- Fail, tehdit suçunu tek bir fiille birden fazla mağdura karşı işlerse aynı neviden fikri içtima hükümleri uygulanır.

- Tehdit niteliğindeki sözlerin hakaret suçunu da oluşturduğu zamanlarda farklı neviden fikri içtima hükümleri, fail farklı sözlerle hem tehdit hem de hakaret suçunu işlediyse gerçek içtima hükümleri uygulanarak iki farklı suçtan cezaya hükmolunur.


Tehdit Suçunun Nitelikli Halleri


Tehdidin;


a) Silahla,


b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle,


c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,


d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,


İşlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (Asliye Ceza Mahkemesi)


(3) Tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçunun işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ceza verilir.”

Tehdit Suçunda Görevli Mahkeme

Bu suçta görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesi'dir.


Tehdit Suçunda Şikayet ve Zamanaşımı

Bu suç savcılık tarafından resen soruşturulur, şikayete bağlı suçlardan değildir. Mağdur, şikayetini geri çekse bile savcılık tarafından soruşturulmaya devam edilir. Şikayet süresi 6 ay iken, dava zamanaşımı süresi 8 yıldır.


Tehdit Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi boyunca kasıtlı bir suç işlenmez ve yükümlülüklere uygun davranılırsa ceza kararının ortadan kaldırılması ve davanın düşmesine yol açan bir cezanın bireyselleştirilmesi kurumudur (CMK md.231). Tehdit suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası miktarının 2 yıl veya daha az olması halinde suçu işleyen hakkında hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararı verilebilir.


Tehdit Suçu Örnek Yargıtay Kararı


4. Ceza Dairesi 2013/35561 E. , 2016/2036 K.


“İçtihat Metni”


MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇLAR : Tehdit, konut dokunulmazlığını ihlal

HÜKÜMLER : Mahkumiyet


Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:


Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.


Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.


Ancak;


1)Tehdit suçunun nitelikli hali olan silahla tehdidin kabulü için; silahın, tehdit suçunda bizzat mağdura yönelik olarak görüp hissedebileceği ve mağdurun üzerindeki etkisini artıracak biçimde teşhiri veya kullanılmasının yanında, mağdurun evi, arabası gibi daimi kullanımında olan eşyalarında hasar, iz, emare gibi belirtiler oluşturacak ve bu suretle tehdidin mağdurun üzerinde meydana getirdiği korkunun etkisini artıracak tarzda kullanılması gerekir. Bu nedenle, mağdurun yokluğunda gerçekleşen tehdit eyleminde, salt silah teşhir edilmiş olması, suçun nitelikli halinin oluşumu için yeterli sayılamayacaktır.


Mahkemece sanığın, mağduru yokluğunda silahla tehdit ettiğinin kabul edilmesi karşısında, eyleminin TCK’nın 106/1. maddesinin 1. cümlesinde tanımlanan mağdurun hayatına yönelik bir saldırı gerçekleştirme niteliğinde olduğu gözetilmeden, suçun vasfında yanılgıya düşülerek, TCK’nın 106/2-a maddesinde düzenlenen silahla tehdit suçundan hüküm kurulması,


2)Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararlarının uygulanması zorunluluğu,


Bozmayı gerektirmiş, sanık …’ın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 09/02/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.


KARŞIOY:

Sanığın, amcasına kızarak geceleyin evinin bahçesine girdikten sonra kurusıkı silahını çıkartıp mağdurun nerede olduğunu sorduktan sonra onu öldüreceğini söyleyerek gıyabında tehdit etmesi nedeniyle TCK’nın 106/2-a. maddesi uyarınca mahkumiyete hükmedilmiştir.


Mahkemenin tehdit suçuna ilişkin hükmü Dairemizce, silahın, mağdurun evinde arabasında veya eşyalarında iz ve emare gibi belirtiler oluşturacak tarzda kullanılmamış olması nedeniyle yoklukta silahla tehdit suçunun oluşmayacağı ve eylemin TCK’nın 106/1. maddesinde öngörülen temel tehdit suçunu oluşturacağı kanaatiyle bozulmuştur.


Bu noktada değerlendirilmesi gereken husus sanığın eyleminin 5237 sayılı T.C.K.’nın 106/2-a maddesi kapsamında kalıp kalmadığıdır. Kanun koyucunun tehdit suçunun silahla işlenmesini nitelikli hal saymasındaki amaç silahla tehdidin, kişinin iç dünyasında oluşturduğu korku kaygı ve tedirginliğin silahsız eyleme göre daha yoğun olmasına dayanmaktadır. Yoklukta tehdit eyleminde mağdur silahı bizzat görmemekte ise de, tehdit eyleminin, kişinin yokluğunda, ona iletilmek üzere ya da iletileceğini bilerek eylemin işlenebileceği de kabul edilmektedir. Bir kimsenin yokluğunda tehdit edilmesi halinde, tehditin gerçekleştirilmesi sırasındaki araç ve hareket biçimi de mağdur kişiye aynen aktarılıp iletileceğinden, silahın tehdit eyleminde araç olarak kullanıldığı sırada muhatabın orada bulunmaması, suçun vasfını değiştirmeyecektir.


Mağdur eylem sırasında orada faille yüzyüze bulunmasa bile, silahla öldürmeye ya da ölümle tehdide gelen kişinin, hazır bulunan üçüncü kişiye söylediği sözler ya da silahla gerçekleştirdiği davranışlar, failin hareket ve söylemleri aynen kendisine iletildiğinde, ileride gerçekleştirilmesi veya oluşması muhtemel zarara ilişkin tehlike olgusu mağdurun zihninde belirecek ve tehdit eyleminde araç olarak kullanılan silah, mağdurda oluşacak korkuyu objektif olarak arttıracağından TCK’nın 106/2. fıkrasının da söz konusu eyleme uygulanması gerekecektir.


106/2. maddenin uygulanmasında asıl olan, silahın mevcudiyeti vasıtasıyla tehdit eyleminin yüze karşı işlenmesi değil, silah vasıtasıyla yokluğunda kullanılmış olsa bile mağdurda oluşacak korkunun kuvvetlendirilmesidir. Muhatabın olay yerinde bulunmaması, söylem ya da tehdit içeren davranışların orada bulunanlar tarafından kendisine iletilmesine engel değildir ve silahla tehdit fıkrası uygulamasının, eylemin yüze karşı gerçekleştirilmesi gerektiği gibi bir koşula bağlanmasının da yasal dayanağı bulunmamaktadır. Kişiye telefonda kendisinin tüfekle ya da tabancayla öldürüleceğinden söz edilmesi halinde silahın henüz tehdit suçunun işlenmesinde araç olarak kullanılmamış olması dolayısıyla fail 106/2. madde hükmü uyarınca cezalandırılamayacak ise de, silahla mağdurun bulunduğu yere gidilip orada bulunmaması nedeniyle yüze karşı gerçekleştirilemeyen tehdit fiilinin ve zarar verilmek üzere icraya başlanılan hareketlerin tehlikesinin ciddiyeti ve mağdurda oluşturacağı korkunun, yüze karşı işlenenden daha ağır nitelikte olacağında kuşku bulunmamaktadır.


Ayrıca, 106. maddenin 2. fıkrasındaki “Birden fazla kişi tarafından birlikte ya da var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak” tehdit eyleminin yoklukta işlenmesi durumunda nitelikli tehdit suçundan sanıkların mahkumiyetine karar verilirken, sadece silahla tehdidin yoklukta işlenebilmesinin, silahın suç yerinde veya mağdurun eşyalarında “iz ve emare oluşturma gibi..” delillere bağlanmasını anlamak mümkün olamayacağı gibi, aynı maddenin uygulanmasındaki çelişkileri açıklamak da mümkün olamayacaktır.


Sanığın mağdurun yokluğunda ateş etmesi halinde silahla tehditin kabul edilmesi ne ise, ateş edilmeden işlenen tehdit eyleminin de korkutuculuğu aynı derecede ve hatta işlenme biçimine göre daha ağır nitelikte olabilir. 2. Fıkranın uygulanmasında asıl olan tehditte silahın kullanılmış olmasıdır. Silahla tehdit sırasında mağdurun evine zarar verildiyse zaten 106. maddenin 3. fıkrasına göre mala zarar vermeden de ceza verileceğinden yoklukta silahla tehdit suçunun oluşmadığından söz edilemeyecektir. Buna karşın silahla oluşturulan “iz ya da emarenin” suçun unsuru olarak öngörülmemesi karşısında, silahla yoklukta mağdurun evinin önünde ateş ederek silahla tehdit eylemini, orada bulunan boş kovanlara, duvarda oluşan ize vb delillere bağlamak, sanık kovanları alıp gittiğinde ya da kovanlar bulunamadığında ya da mala zarar verilmediğinde suçun temel halinin oluşacağını kabul etmek, tanıkların ifadelerini ve mağdura silahla sanığın gelip kendisini tehdit ettiği yönündeki anlatımlarını yeterli delil kabul etmemek veya yoklukta sadece silahı göstermek suretiyle ölümle mağduru tehdit etme halinde suçun temel halinin oluşacağını düşünmek maddenin öngördüğü suç ve nitelikli halin düzenlenme amacıyla uyuşmamaktadır. Zira, bir kimsenin evinin önünde ona yöneldiği anlaşılan biçimde havaya ateş eden kişinin eyleminin TCK’nın 170. ve 106/2. maddelerine uyduğu, ancak 44. Maddede öngörülen fikri içtima kuralları nedeniyle yoklukta dahi olsa silahla tehdit suçunu oluşturduğu Dairemizin yerleşik kabulü olarak mevcudiyetini sürdürülmektedir. İz ve emarenin ateş edilen yerde bulunan kovanlar olduğunun kabulüyle yapılan uygulamanın, kovanlar bulunamadığında ya da kaybolduğunda mağdurun bu eylemden haberi olsa bile tehdidin silahla olmadığını ve TCK’nın 106/1. Maddesi uyarınca cezalandırmayı gerektirdiğini düşünmek, kendi içinde çelişkili ve kamuyu tatmin etmeyen ceza uygulamalarına yol açacaktır.


Nitekim Yargıtayın yerleşik uygulaması, son zamanlar dışında, 765 sayılı Kanun döneminden beri yoklukta silahla tehditin oluşabileceği yönündeki kabul üzerinden sürdürülmektedir.


Bu nedenlerle Mahkemenin kabulünün yerinde olduğunu ve eylemin yoklukta silahla tehdit suçunu oluşturduğunu düşündüğümden eylemin, 106/1. fıkra hükmüne uyduğu gerekçesiyle verilen bozma kararına ve sayın çoğunluğun düşüncesine katılamıyorum.

Yorumlar


Solak Hukuk Ofisi

Bu web sitesi ve içindeki bilgiler, Türkiye Barolar Birliği'nin Meslek Kurallarına ve Avukatlık Reklam Yasağı Yönetmeliği'ne uygun şekilde tasarlanmıştır.

Her hakkı saklıdır.

bottom of page